29 Nisan 2009 Çarşamba

Çocuk Ve Köpek


Bu konuyu 3 ana başlık altında incelemek gerekir.
1-Genel olarak cocuklara kopekleri ve diğer bütün canlıları sevmeleri ve saygi duymaları için neler yapabiliriz?
2-Evimizde bir köpek varken çocuk sahibi olmaya karar verirsek neler yapmalıyız?
3-Evimizde çocuğumuz varken köpek sahibi olmaya karar verirsek neler yapmalıyız?

Bana gore ilk maddeyi dogru bir sekilde ele alabilirsek, çocuğumuzu hayvan sevgisi ile yetiştirebilirsek 3. konu da kısmen çözülmüş olur. Kendimiz hayvanlardan korkmuyor isek çocuğumuzun da korkuyor olması pek olası değildir. Bu işte anneler daha ön plandadır. Bir ailede anne köpeklerden korkuyor ise çocuk da korkuyor, babanın korkuyor olup olmaması durumu çok fazla etkilemiyor. Anne seviyor ise o zaman çocuk da seviyor. Bu yüzden bütün aile bireylerine ama en çok annelere sesleniyorum; lütfen eğer siz korkuyor ve hatta sevmiyor olsanız bile çocuğunuzun iyiliği için onlara bu korku ve sevgisizliği aşılamayın. Ülkemiz şartlarında, sokak hayvanlarının bu kadar bol olduğu bir ortamda büyüyen çocukların o korku ile ne büyük stres yaşadıklarını en iyi siz bilirsiniz. Onlara bu stresi yaşatmamak ve sokak hayvanlarının korunması adına onlardan korkmak yerine onlar hakkında bilgi edinmek en doğrusudur.
Konuştuğum insanların anlatımları, yaşadığım tecrübelere ve yapılan istatistiklere göre çocuklarımızın hayvanlara yaklaşmamalarını istemekteki en büyük nedenimiz sağlık endişesi ikinci neden de bir hayvan saldırısına uğramış olmak ya da uğrama korkusudur. Ya o köpekden bir hastalık bulaşırsa endişesi çok yaygın ancak kediler için aynı endişe sözkonusu değil nedense! Kediler genellikle sağlık endişesi değil sevilmedikleri için hırpalanıyorlar.
Öncelikle unutulmamalıdır ki zoonoz hastalıllar denilen, hayvandan insana geçebilecek hastalıklar öyle bir kere sevmekle kolay kolay geçmezler. Bu sebeple hastalık bahanesi ile çocukları korkutup hayvanlardan soğutmak çok yanlıştır. Aksine yapılan araştırmalar göstermiştirki bir hayvan ile birlikte büyüyen çocukların sağlık sounları daha az olmaktadır. Allerji olma olasılıkları düşmekte, astım gibi solunum yolu hastalıkları daha az rastlanmakta ve psikolojik olarak çok daha rahat bireyler olmaktadırlar. Doğru teknikler öğretildiğinde köpekleri eğitebilme fırsatı bulan çocuklar çok daha özgüvenli ve sosyal becerileri gelişmiş bireyler olurlar.
Unutulmaması gereken önemli bir nokta da şudur; herhangi bir nesneden ne kadar soyut büyürseniz ondan korkma olasılığınız o kadar fazladır. Küçüklüklerinde hayvanlarla iç içe büyüyen çocukların büyüdüklerinde onlardan korkma ihtimalleri çok düşüktür. Çocuğunuzu hayvanlardan ne kadar uzak tutarak büyütürseniz (diğer konu başlıklarında daha detaylı anlatacağım) o kadar korkan ve duyarsız yetişkinler olurlar. Bu nedenle çocukların her türlü hayvanla sosyalleşebileceği doğal ortamlara, çiftlik ortamlarına girmek çok faydalı olur. Hiç olmazsa yaz tatillerini bu tarz yerlerde geçirmek onların ruh ve beden sağlıkları için çok faydalıdır.
Çocuklarımızı hayvanlardan korumaya çalışmak yerine sokak hayvanlarının islahı, çiftlik hayvanlarının denetimi gibi konularda belediyelere destek olmak, bilinçli kişiler olarak denetim ve koruyucu tedavilerin vaktinde yapılması için ısrarcı olmak en doğrusu olacaktır. Bizim yaklaşımımız çocuklarımıza örnek olacak ve ilerde onlar da aynı özen ve sevgiyi hayvanlara verecektir.
Bir köpeğin açlıktan kemikleri sayılıyorken size hırlamasının sebebi size zarar vermek değil, o kadar halsizken kendisine bir şey yapacak olursanız kendisini koruyamayacağı korkusu ile önceden tedbir almasındandır. Sokağa çıkarken evde yemediğimiz yemek artıklarını bir kaba koyup onlara götümek hem onların karınlarını doyurur hem de ömür boyu ücretsiz koruma sahibi olmanızı sağlar, bu hareketi çocuğunuzla birlikte yapmanız ise hem ona güzel bir örnek olur hem de ona bir canlının karnını doyurabilme mutluluğunu hissettirir.
Sokakda bir hayvan gördüğünüzde çocuğunuzun elini daha sıkı tutup, “gel orda köpek var diğer tarafdan gidelip” diyip çocuğa hayvanlardan korkması gerektiğini farketmeden öğretmek yerine, hiç bir şey söylemeden karşıya geçmeniz bile bir faydadır. Ya da daha güzeli,korkuyor olsanız bile, “gel onları rahatsız etmeyelim bak uyuyorlar” diyip karşıya geçmeniz ise bir artıdır. Çocuğunuza uyuyan bir köpeği rahatsız etmemesi gerektiğini, hayatının her döneminde kullanacağı, bütün canlılara karşı empati kurma yetisi kazandırmış olursunuz. Bu kadar basit bir değişiklik ile siz korkuyor olsanız bile çocuğunuza hayvan sevgisi aşılayabilirsiniz.
Köpeklerin beden dillerini bilmek ve bunları çocuklarımıza öğretmek de onları tanımaları ve ne zaman ne yapmaları gerektiğini bilmeleri açısından çok önemli bir noktadır. Yatıştıran beden dili ve uyaran beden dili ile ilgili bilgileri daha önceki yazılarımdan okuyabilirsiniz.
Herkes birer hayvan hakları savunucusu olsun demiyorum ama hayvan haklarına saygılı bireyler yetiştirmek, hayvanlara empati kurabilmek, toplum bilincini yükselten, saygıyı artıran ve dolayısı ile daha huzurlu bir toplum olabilmek için çok önemli bir dönüm noktasıdır.
Bu noktada konu sadece köpek ve kedi sevgisi olmakdan çıkıyor. Canlı cansız tüm varlıkları bir bütün olarak kabul etmek, bu bütünün bir düzen ve denge içinde yürüdüğünü bilmek, bu dengeyi hep birlikte var olduğumuz sürece koruyabileceğimizin bilincinde olmak ve dengeyi korumak adına tüm varlıklara sevgi ve saygı duymak en yüce bilinç seviyesidir diye düşünüyorum.
Ancak bu bilinci oluşturarak, yerlere tükürmeyen, elindeki çöpü sokağa ya da denize atmayan, fabrikasına arıtma tesisi kuran, hayvanların ve özellikle köpeklerin ayaklı hastalık olduklarını düşünmeyen, çoğu hayvanın barınağı olan ormanları para uğruna yakıp yıkıp yok etmeyen, gösteriş uğruna binlerce canın katledilmesine göz yummayan zihniyette kişiler yetiştirebiliriz.
Doğayla gerçekten dost olan her kişi köpekleri de mutlaka sever ve korur. Sonuç olarak çevre sevgisi ve bilinci oluşturabildiğimiz her çocuk, geleceğimiz için bir yatırımdır.

Diğer konu başlılarını sonraki yazımda okuyabilirsiniz.

Neşe Öztürk

Pozitif Eğitim Nedir?

Eğitim köpeklerimizle iletişim kurabilmenin ve hayatımız boyunca onlarla ortak bir dil oluşturabilmemizin, ortak duygular geliştirebilmemizin ilk şartıdır. Vereceğiniz eğitim köpeğinizle aranızdaki iletişimin derecesini oluşturur. Güvene dayalı bir sistemde köpeğinizin öğrenme becerilerini geliştirirken aranızdaki iletişimi de kuvvetlendirmiş olursunuz.

Pozitif eğitim sistemleri, hem insan hem de bütün canlılarla doğru iletişim kurabilmek isteyen insanların benimsediği, hayat tarzı olarak kabul ettiği, ödül merkezli, yapılan doğruları ödüllendirip, yanlışları göz ardı etmeye dayanan bir sistemdir ve canlının psikolojisini bozacak, kişilikliğini silecek, canını yakacak, sindirecek hiçbir fiziksel ceza içermez. Köpeklerimizin eğlenirken öğrenmesini, zekalarını geliştirmesini ve diğer canlılarla iletişim kurma becerisi kazanmasını sağlar. Pozitif eğitim sistemi her yaşta uygulanabilir ancak eğitime ne kadar erken başlarsak becerileri kazanmaları ve sorunların önlenmesi o kadar kolay olur. Sorunları önlemek tedavi etmekten her zaman daha kolaydır. Bu yüzden bebeğimizle yaşamaya başlamadan önce onunla nasıl yaşayacağımızı öğrenmeye, bebeğimiz geldiği andan itibaren de eğitimlere başlamalıyız.

Pozitif köpek eğitmeni olarak benim misyonum, köpeğinizle güvene dayalı sağlam bir ilişki kurmayı, sorunlar oluşmadan önlenmeyi, oluşan sorunların üstesinden gelmeyi ve nasıl itaatkar olacaklarını sizlere öğretmektir. Köpeklerimizle kurulan dostluklar, her ilişkide olduğu gibi çaba gerektirir, onunla vakit geçirmeyi ve eğitimiyle, profesyonel eğitmen gözetiminde bizzat ilgilenmeyi gerektirir.

Bu yorucu ama zevkli başlayan süreçde, sizin ömür boyu alacağınız ödül, sadık dostunuzun gözlerindeki minnet, sevgi ve bağlılıkdır. Bundan daha büyük bir ödül olabileceğini sanmıyorum.

Pozitif Köpek Eğitmeni

Neşe Öztürk