12 Temmuz 2008 Cumartesi
Köpekleri Tanıyalım
Hayatımız boyunca onlarla ne kadar çok karşılaşsak, aynı sokaklarda dolaşsak da, yollarımız kesişmediği sürece onları tanımaya çalışmayız. Hatta bazen yolumuz kesiştiğinde onları tanımak yerine yolumuzun üstünden kaldırmaya çalışırız. Bazen de onları çok severiz, hayatımıza alırız ama yine de tanımak için çaba sarfetmeyiz. Çoğu davranışına kendimize göre anlamlar yükleriz.
Bazen onlardan o kadar nefret ederiz ki, ölmelerini isteyecek seviyeye geliriz. Bazen onları o kadar severiz ki insan olduklarını düşünür, insan muamelesi yaparız.
Bir orta yol bulabilmek, bize yolladıkları mesajları anlayabilmek ve bizim de kendimizi onlara ifade edebilmemiz için onları tanımamız gerekir.
Kimleri mi? Tabi ki köpekleri.
Köpekleri daha iyi tanıyabilmek için aşağıdaki sorulara ve cevaplarına bir göz atalım;
--köpekler neden havlar?
Köpekler evcilleştirilmeden ve günümüzdeki köpek halini almadan önce, bıraktıkları koku, beden dili, küçük sesler ve ulumalarla iletişim sağlarken, evcilleşme ile hem kendi aralarında hem de insanlarla iletişim için havlamayı da kullanmaya başlamışlardır. (Köpekler,Juliet Clutton)
Köpeklerin havlamaları gayet normal olduğu gibi onlar için bir ihtiyaçtır da. Havlamanın asıl amacı, sana ihtiyacım var, bölgemi terket, herkes yemek için toplansın, yemeğime yaklaşma, bu bölge benim, benimle ilgilen, tehlike var, oyun oynayalım gibi mesajlarla iletişim kurmaktır.
Onların da, çoğumuz anlamasak da, kendilerine has ton ve seslerde bir konuşma dilleri olduğu gerçektir. Eğer köpeğimizi tanıyorsak havlama şekline göre ne anlatmak istediğini kolayca anlayabiliriz.
--köpekler neden hırlar?
Bir köpek hırlıyor ise bunun değişik nedenleri olabilir. Bebek köpekler yetişkinliğe hazırlık yaparlarken oyun sırasında hırlama sesleri çıkarırlar, bu hırlama tehtid olarak algılanmamalıdır.
Yetişkin köpekler de bazen oyun oynarken hırlama sesi çıkarırlar, bu davranış teşvik edilerek yerleştirilmiş olabilir. Ama eğer size dişlerini gösterip, tüylerini kabartarak hırlayan bir köpek varsa bu kesinlikle bir uyarıdır. Köpekler tehtid hissettiklerinde bu şekilde davranıp uyarı yaparlar. Mutlaka birşeyleri korumaya çalışıyordur.
Bu uyarıyı dikkate almak gerekir. Sakince hareketsiz kalıp beklemek, asla direk yüzüne bakmamak ve çok yavaş hareketlerle ondan uzaklaşmak en iyisidir. Koşmak, el kol hareketleri yapmak çok hatalı olur.
--köpekler neden ısırır, her köpek ısırır mı?
Keşke hiç bir köpek ısırmaz diyebilseydik ama diyemeyiz. Onların en kuvvetli savunma mekanizması ısırmaktır.
Sürekli bağlı olan sahipli köpekler, bebekliklerinden itibaren agresif davranışları teşvik edilmiş köpekler, hatta saldırsın diye bilinçsizce eğitilen köpekler, sürekli insanlar tarafından itilip kakılan sokak köpekleri yani asosyal ve korkutulmuş köpekler çevrelerinde olan bitene ayak uyduramayabilirler,
etraflarındaki her şey onları tedirgin eder. Bazıları korkup kaçarken, içine kapanırken bazı köpekler saldırmayı seçer. Bu, köpeğin karakterinin ne şekilde gelişmiş olduğuna bağlıdır. Bu da çoğunlukla yine insanların köpeklere davranışı ile ilgilidir. Asosyal ve insanlardan korkarak büyüyen köpekler her zaman potansiyel tehlikedir, bu sokak köpekleri için de sahipli köpekler için de böyledir.
--köpekler pis midir ve hastalık bulaştırır mı?
Her zaman,o köpeğe dokunma hasta olursun, kist olursun gibi uyarılar duyarız. Kopekler için öldürücü olabilecek pek çok viral hastalık insanlara bulaşmaz. Bulaşıp hasta edebilme ihtimali olan hastaliklar için ise geliştirilmiş aşılar mevcuttur. Aşılarını olmuş bir kopek hastalik açısından risk tasimaz.
Kist konusunda ise; köpeklerin kılları kendi başlarına hastalık yapabilme özelliğine sahip değildir. İster insan ister hayvan kılı olsun insan metabolizması kılı sindiremeyecek şekilde yaradılmıştır ve aldığımız kılları sindirmeden vücuddan atarız. Yani köpek kılının insan saçından bu anlamda farkı yoktur.
Eğer yakın temasda olduğumuz köpek daha önce parazit tedavisi görmemiş ise salyası ile kıllarına parzit yumurtaları bulaştırabilir ve bu üzerinde parazit yumurtaları olan kıllar yutulursa o zaman parazitler vücutda yerleşerek kist oluşumuna neden olabilir. Sokak hayvanlarında böyle bir risk her zaman vardır. Ama bu arada akla "o zaman sokak köpeklerine hiç yaklaşmayalım, kist oluruz" diye akıllara gelmemelidir. Öyle olsa bu gün sokak köpeklerine bakan ya da barınaklarda calışan gönüllülerin hepsinin hastalık kapıp, kist olup ölmeleri gerekirdi. Köpeklerle uzun süre bir arada olan, sürekli onlarla haşır neşir olan kişilerin bu konuda daha dikkatli olmaları gerektiği gerçeğini yine de göz ardı etmemek gerek.
Sokak köpeklerinden korkmadan önce şunu unutmamak gerekir, bu parazit yumurtaları sadece köpek kılı ile değil başka yollarla da vücudumuza girebilir, kuruyan bir dışkının içindeki parazit yumurtaları havaya karışarak soluduğumuz hava ile bize geçebilir, ya da bir lokantada yemek yerken iyi yıkanmamış salata, iyi pişirilmemiş et ile de parazitleri alabiliriz.
Evde salata yapareken, salata malzemelerini sirkeli suda bekletmek, etleri çok iyi pişirmek bu konuda alabileceğimiz önlemlerdir.
Parazit tedavisi gören köpeklerin kıllarında böyle bir risk olmaz, evde yaşayan köpeklerimiz bu konuda en masum olanlardır.
Sokak hayvanlarının da aynı şekilde risk taşımamaları için aşılama kampanyalarına destek vermek gerekir.
--köpeklerden korkarsak daha çok saldırılar mı?
Kortuğumuz zaman ağzımızdan ve cildimizden bizim algılayamadığımız ama köpeklerin algıladığı bir koku salgılarız. Köpek bizi bir tehtid olarak görüyorsa bu korkumuzu belli eden sinyaller onun atağa geçmesine neden olabilir. Bu her zaman böyle olacak diye bir kural yok ancak nasıl ki her insanın karakteri farklı ise her köpeğin de kendine göre bir karakteri vardır, dolayısı ile karşılaşacağı olaylara tepkisi de farklı olabilir. Özellikle geçmişini bilmediğimiz, tanımadığımız köpeklerle temasa geçeceğimiz zaman temkinli olmalıyız. Korkuyor olsak bile hareketlerimizle ona bir tehtid olmadığımızı göstererek güven kazanmalıyız. Elimizi kolumu gereksiz yere sallamadan, başımızı yana çevirerek göz temasından kaçınmalı ve sakin adımlarla yolumuza devam etmeliyiz.
Bazen de dini inanışlarla köpeklerin bize yaklaşmalarını, çevremizde olmalarını, aynı apartmanda yaşamalarını bile istemeyiz. Ancak dinimiz sevmesek de hoşgörmeyi emreder!
Hiç kimse köpekleri ya da diğer hayvanları sevmek ve barındırmak zorunda değildir ama onların da yaşama hakları olduğunu unutmadan saygı göstermek zorundadır.
******
“Köpeklerden korkmak ya da onları tanımak,
Köpeklerde beden dili,
İstenmeyen davranışlar,içgüdü mü sorun mu? gibi yazılarda da onları tanımak için ip uçları bulabilirsiniz.”
Sevgi ile kalın,
Neşe Öztürk
Pozitif Eğitim Nedir?
Pozitif eğitim sistemleri, hem insan hem de bütün canlılarla doğru iletişim kurabilmek isteyen insanların benimsediği, hayat tarzı olarak kabul ettiği, ödül merkezli, yapılan doğruları ödüllendirip, yanlışları göz ardı etmeye dayanan bir sistemdir ve canlının psikolojisini bozacak, kişilikliğini silecek, canını yakacak, sindirecek hiçbir fiziksel ceza içermez. Köpeklerimizin eğlenirken öğrenmesini, zekalarını geliştirmesini ve diğer canlılarla iletişim kurma becerisi kazanmasını sağlar. Pozitif eğitim sistemi her yaşta uygulanabilir ancak eğitime ne kadar erken başlarsak becerileri kazanmaları ve sorunların önlenmesi o kadar kolay olur. Sorunları önlemek tedavi etmekten her zaman daha kolaydır. Bu yüzden bebeğimizle yaşamaya başlamadan önce onunla nasıl yaşayacağımızı öğrenmeye, bebeğimiz geldiği andan itibaren de eğitimlere başlamalıyız.
Pozitif köpek eğitmeni olarak benim misyonum, köpeğinizle güvene dayalı sağlam bir ilişki kurmayı, sorunlar oluşmadan önlenmeyi, oluşan sorunların üstesinden gelmeyi ve nasıl itaatkar olacaklarını sizlere öğretmektir. Köpeklerimizle kurulan dostluklar, her ilişkide olduğu gibi çaba gerektirir, onunla vakit geçirmeyi ve eğitimiyle, profesyonel eğitmen gözetiminde bizzat ilgilenmeyi gerektirir.
Bu yorucu ama zevkli başlayan süreçde, sizin ömür boyu alacağınız ödül, sadık dostunuzun gözlerindeki minnet, sevgi ve bağlılıkdır. Bundan daha büyük bir ödül olabileceğini sanmıyorum.
Pozitif Köpek Eğitmeni
Neşe Öztürk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder